Türkiye’den yabancı ülkelere yapılan yatırımlara
sağlanan uluslararası hukuk korumalarının kısa bir analizi[1]
Birleşmiş Milletler’in uluslararası ticaret,
yatırım ve kalkınma alanlarındaki temel organı olan Birleşmiş Milletler Ticaret
ve Kalkınma Konferansı’na (“UNCTAD”) göre uluslararası hukukta yabancı
yatırımların korunmasına dair 2500’den fazla iki veya çok taraflı anlaşma
bulunmaktadır.[2] Türkiye bu alanda önde gelen ülkelerden olup,
yatırımların korunması ve teşvikine dair bugüne kadar 131 uluslararası anlaşma
imzalamıştır.[3]
Türkiye’nin önemli sayıda yabancı yatırımların
korunması ve teşvikine dair anlaşmaya taraf olmasının nedenlerinden biri hem
yatırım alan hem de yatırım veren bir ülke olmasıdır. UNCTAD’ın her sene
yayınladığı Dünya Yatırım Raporu’na göre, 2016 ve 2020 yılları arasında
Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırımlarda her yıl istikrarlı bir azalma
yaşanmış olsa da, yıllık yatırım tutarı 7,8 milyar ABD dolarının altına
inmemiş, ve Türk özel ve tüzel kişiler tarafından yabancı ülkelere yapılan
yatırımlar ise senelik 3 milyar ABD doları seviyesinde kalmıştır.[4]
Yeni yayınlanmış olan 2021 Dünya Yatırım Raporu incelendiğinde ise bu negatif
trendin 2021 yılı içinde tersine döndüğü ve ülkeye yapılan yatırımların %60’lık
bir artışla 12,53 milyar ABD doları seviyesine geldiği görülmektedir.[5] Türkiye’den yurt dışına yapılan doğrudan
yatırımlar da 2021 yılında artış göstermiş ve 4,9 milyar ABD doları seviyesine
çıkmıştır.[6]
Ticaret Bakanlığı’nın 20 Haziran 2022 tarihinde
yayınladığı 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu da Türk yatırımcılar
tarafından yurt dışına yapılan doğrudan yatırımların önemli boyutunu teyit
etmektedir. Bakanlığın yayınladığı anket sonuçlarına göre Türkiye’de yerleşik
şirket ve kişilerin yurt dışında 2.043 yatırımı bulunmaktadır ve bu
yatırımların toplam net tutarı 51,75 milyar ABD Dolarıdır.[7]
Bu yatırımların hem sayısal hem de sermaye miktarı
olarak önemli bir bölümünü Avrupa’ya yapılan yatırımlar oluşturmaktadır. Bakanlığın raporuna göre yatırımların sayısal
olarak yarısından fazlası (%35,56’sı AB ülkelerine, %22,10’u ise diğer Avrupa
ülkelerine), sermaye miktarı olarak ise neredeyse ¾’ü Avrupa ülkelerine
(%65,43’ü AB ülkelerine, %17,97’si ise diğer Avrupa ülkelerine) yapılmıştır.[8] Türk yatırımcıların ilgisini çeken diğer
bölgeler ise Yakın ve Orta Doğu Asya, Kuzey Amerika ve Afrika bölgeleri
olmuştur.[9]
Ülkesel bazda ise Türkiye’den yurt dışına yatırım
yapılan ülkeler arasında Hollanda, Birleşik Krallık, Avusturya, Almanya, Malta,
ABD, Cezayir ve Rusya önde gelmektedir.[10] Bu kısa makaleler serisinde Türkiye ile Türk
yatırımcıların sıklıkla yatırım yaptığı bazı ülkelerin imzalamış olduğu
karşılıklı yatırımların teşviki ve korunması anlaşmalarında yer alan
düzenlemeler, Türk yatırımcılara sağlanan korumalar özelinde incelenecektir.
Bu makale serisinin ilk bölümünde Hollanda,
Avusturya ve Malta anlaşmalarının kısa bir değerlendirmesi yapılacaktır. Bu ülkelerin AB içinde yer alması nedeniyle
yatırım tahkimi başlatılmasına neden olacak bir hukuki uyuşmazlık doğma
ihtimali nispeten düşük olsa da, günümüzde gelişmiş ülkelerin de kendilerini
yatırım tahkimlerinde davalı ülke pozisyonunda bulabildiği unutulmamalıdır.
Nitekim, geçtiğimiz yıllarda Almanya,[11]
İtalya,[12]
İspanya[13]
gibi gelişmiş AB ülkeleri yabancı yatırımcılar tarafından dava edilmiş ve
yüksek miktarda tazminatlar ödemek zorunda kalmıştır. Bu nedenle AB ülkeleri ile Türkiye arasında
imzalanmış yatırımların teşviki ve korunmasına yönelik anlaşmaların ve bu
anlaşmalar çerçevesinde Türk yatırımcılara sağlanan korumaların incelenmesi
Türk yatırımcılar açısından faydalı olacaktır.
Bu inceleme Türk anlaşmalarında sağlanan
korumaların detaylı bir incelemesini sağlamaktan öte, sağlanan hukuki
korumaların, ilgili anlaşmalar kapsamında verilmiş tahkim kararlarına atıfta
bulunarak, kısa bir özetini ve bu korumalar çerçevesinde doğabilecek
uyuşmazlıkların çözümü için öngörülen usuli düzenlemelerin kısa bir
açıklamasını barındırmaktadır.
1. Hollanda-Avusturya-Malta
Anlaşmaları
1.1. Anlaşmaların
yürürlüğe giriş tarihi
Türkiye-Hollanda arasındaki anlaşma Türkiye
tarafından 8 Eylül 1989 tarihinde onaylanıp,[14]
1 Kasım 1989 tarihinde yürürlüğe girmiştir (“Hollanda Anlaşması”).[15] Anlaşmanın 13. maddesi gereği anlaşma 10 yıl
boyunca geçerli kalacak ve herhangi bir tarafça feshedilmediği taktirde 10
yıllık periyotlar boyunca yenilecektir.
Aynı madde gereği, anlaşmanın feshedilmesi halinde ise anlaşmada taahhüt
edilen korumalar ve tahkim şartı fesih tarihinden itibaren 15 yıl boyunca
geçerli olmaya devam edecektir.
Türkiye-Malta arasındaki anlaşma ise, Türkiye
tarafından 29 Nisan 2004 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir (“Malta
Anlaşması”).[16]
Hollanda Anlaşması’na benzer bir şekilde, anlaşmanın 8. maddesi gereği anlaşma
10 yıl boyunca geçerli kalacak ve herhangi bir tarafça feshedilmediği taktirde
yürürlükte kalmaya devam edecektir.
Anlaşmanın feshedilmesi halinde ise anlaşmada taahhüt edilen korumlar ve
tahkim şartı fesih tarihinden itibaren 10 yıl boyunca geçerli olmaya devam
edecektir.
Türkiye-Avusturya arasındaki anlaşma ise, Türkiye
tarafından 10 Şubat 1991 tarihinde onaylanıp,[17]
1 Ocak 1992 tarihinde yürürlüğe girmiştir (“Avusturya Anlaşması”).[18] Hollanda ve Malta anlaşmalarına benzer bir
şekilde 12. maddede geçerlilik süresi 10 yıl olarak düzenlenmiş ve herhangi bir
tarafça feshedilmediği taktirde yürürlükte kalmaya devam edeceği hükme
bağlanmıştır. Yine Malta Anlaşmasında
olduğu gibi anlaşmanın feshedilmesi halinde ise anlaşmada taahhüt edilen
korumalar ve tahkim şartı fesih tarihinden itibaren 10 yıl boyunca geçerli
olmaya devam edecektir.
Özetleyecek olursak, her üç anlaşma da 1990’lı
yıllarda yapılmış olup, hala geçerliliklerini korumaktadır. Ek olarak, anlaşmalar, feshedilmeleri halinde
dahi uzun bir süre yabancı yatırımlara koruma sağlamaya devam edeceklerdir. Bu anlamda, bu ülkelerdeki Türk yatırımlarına
ilişkin doğması muhtemel yatırım anlaşmazlıklarının zamansal anlamda (rationae
temporis) anlaşmalar kapsamı dışında kalması ihtimali oldukça düşüktür.
1.2. Tahkim
şartı ve genel yetki koşulları
1.2.1. Kapsam
altındaki uyuşmazlıklar ve yetkili tahkim kurumu
Hollanda Anlaşması’nın 8. maddesinin 1. fıkrasında
iki tarz uyuşmazlığın “yatırım uyuşmazlığı” olarak değerlendirileceği ve bu
anlaşmada düzenlenen uyuşmazlık çözüm yöntemleri çerçevesinde çözülebileceği
düzenlenmiştir. İlk uyuşmazlık, eğer
böyle bir zorunluluk var ise, yabancı yatırımcının alması gerekli olan yatırım
izninin alınması süreci veya bu iznin yorumlanmasından kaynaklanan
uyuşmazlıklar olarak düzenlenmişken, ikinci uyuşmazlık ise anlaşmanın herhangi bir
maddesininde düzenlenen ya da vurgulanan bir hakkın ihlalinden kaynaklanan
uyuşmazlıklar olarak tanımlanmıştır.
Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca uyuşmazlığın dostane yollarla
çözülememesi halinde yatırımcının yaşadığı yatırım uyuşmazlığının çözümü için
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi (“ICSID”)
nezdinde bir tahkim süreci başlatabileceği düzenlenmiştir. Avusturya Anlaşması’nın 9. maddesinde hem
uyuşmazlık tanımı hem de yetkili tahkim kurumu anlamında aynı düzenlemeye yer
verilmiştir.
Malta Anlaşması ise, hangi uyuşmazlıkların anlaşma
kapsamında olduğuna dair bir tanım barındırmamaktadır. Anlaşmanın 6. maddesinde yabancı yatırımcının
yatırımına ilişkin herhangi bir uyuşmazlığın, anlaşma kapsamında
başlatılabilecek bir tahkim sürecinde çözümleneceği belirtilmiştir. Aynı madde uyarınca, yatırımcının tahkim
sürecini ICSID veya ICC kurumlarında başlatmak ya da UNCITRAL kuralları
çerçevesinde ad hoc tahkim sürecine başvurmak şeklinde üç opsiyonu
bulunmaktadır.
1.2.2. Dostane
çözüm çabaları
Hollanda Anlaşması’nın 8. maddesinin yabancı
yatırımcının tahkim sürecini başlatması için öngördüğü tek koşul, yatırımcının
uyuşmazlığın dostane çözümü için girişimde bulunmasıdır. Bu kapsamda yatırımcının uyuşmazlığı taraf
devlete yazılı olarak bildirmesi ve uyuşmazlığın dostane bir şekilde çözümü
için hazır olduğunu bildirmesi gerekmektedir.
Yatırımcı ancak uyuşmazlığın bir yıl içinde dostane yollarla
çözülememesi halinde tahkim süreci başlatabilecektir.[19]
Avusturya Anlaşması’nın 9. maddesinde de benzer
bir düzenlenme yer almaktadır.
Malta Anlaşması’nda da Hollanda Anlaşması’na
benzer bir şekilde yatırımcının uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözmek
gayesiyle taraf devlete yazılı olarak bildirmesi gereklidir. Tahkim süreci ancak yazılı bildirimden sonra
altı ay içinde bir çözüm bulunamaması halinde başlatılabilecektir.[20]
1.3. Sağlanan
korumalar
1.3.1. Kamulaştırma
yasağı
Hollanda Anlaşması’nın 5. maddesi yatırımların
doğrudan veya dolaylı olarak kamulaştırılmasına yol açacak işlemlerin, ancak
aşağıda listelenmiş olan koşulların gerçekleşmesi halinde yasal olarak
gerçekleştirilebileceğini düzenlemektedir:
- İşlemin kamu yararı gözetilerek ve hukuk devleti ilkeleri çerveçesinde tesis edilmesi;
- İşlemin herhangi bir şekilde ayrımcılık gözetmemesi;
- Kamulaştırılan yatırımın adil pazar fiyatını yansıtacak bir tazminatın yatırımcıya verilmesi.
Malta Anlaşması’nın 3. maddesinde de kamulaştırma
için yukarıda belirtilen ilk iki şart öngörülmüştür. Sadece tazminatın adil pazar fiyatı yerine
yatırımın “gerçek değer”ini yansıtması gerektiği düzenlenmiştir.
Avustruya Anlaşması’nın 4.1. maddesinde de Malta
Anlaşması’ndakine benzer bir düzenleme yer almaktadır.
1.3.2. Anlaşmalarda
yer alan ana davranış standartları
Hollanda Anlaşması’nın 3.1 maddesi uyarınca
yabancı yatırımların adil ve hakkaniyetli bir muameleye tabi tutulması
gerekmektedir.[21]
Aynı fıkrada yatırımcının yatırımını yönetmek, kullanmak, satmak ya da tasfiye
etmek gibi haklarının, keyfi veya ayrımcı uygulamalar ile sınırlanamayacağı da
düzenlenmiştir.
Hollanda Anlaşması’nın 3.2 maddesi uyarınca taraf
devletler anlaşma kapsamındaki yabancı yatırımlara, yerli yatırımlara veya
başka ülkelerden gelen yabancı yatırımcılara sağlanandan az olmamak kaydıyla,
tam koruma ve güvenlik sağlamak zorundadır.[22]
Malta Anlaşması’nın giriş kısmında yabancı
yatırımlara adil ve eşit bir şekilde davranılmasının taraf devletlerce
arzulandığı belirtilmiş ise de, anlaşma metninde adil ve eşit davranma
yükümlülüğü düzenlenmemiştir. Anlaşmanın
2.2. maddesinde anlaşma kapsamındaki yabancı yatırımlara yerel yatırımlardan
veya başka ülkelerden gelen yabancı yatırımlardan daha elverişsiz
davranılamacağı düzenlenmiştir.
Avusturya Anlaşması’nın 2.1. maddesinde yabancı
yatırımcıların yatırımlarına karşı adil ve eşit bir şekilde davranılacağı
düzenlendiği gibi, taraf devletlerin anlaşma kapsamındaki yatırımcılara, yerel
yatırımcılara veya başka yabancı yatırımcılara gösterilenden daha elverişsiz
bir şekilde davranılmayacağı ayrıca 3.2. maddesinde düzenlenmiştir.
Hem Malta Anlaşması’nda, hem de Avusturya
Anlaşması’nda tam koruma ve güvenlik yükümlülüğüne dair bir düzenleme
bulunmamaktadır.
1.3.3. Diğer
korumalar
Hollanda Anlaşması’nın 3.2. maddesi gereği, taraf
devletler yabancı yatırımcılara yönelik, yatırım sözleşmeleri gibi araçlarla,
taahhüt ettikleri yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Avusturya Anlaşması’nın 8. maddesinde benzer
bir düzenleme yer alırken, Malta Anlaşması’nda ise böyle bir taahhüt
bulunmamaktadır.
Hollanda Anlaşması’nın 6. maddesinde, taraf
devletlerin savaş veya iç savaş gibi durumlar neticesinde yatırımları zarar
gören yatırımcılara, kendi yatırımcılarından veya başka ülkelerin yabancı
yatırımcılardan daha kötü muamele edemeyeceği düzenlenmiştir. Keza, Malta Anlaşması’nın 3.1. maddesinde ve
Avusturya Anlaşmasının 5. maddesinde de benzer düzenlemeler yer almaktadır.
1.4. Uygulama
sınırlamaları
Hollanda Anlaşması’nın 3.3. maddesi gereği gümrük
birliği, ekonomik birlik ve benzeri sözleşmelerden doğan haklar, bu sözleşmenin
kapsamında kalan yatırımcılara teşmil edilmez. Aynı minvalde vergiye ilişkin
anlaşmalardan doğan haklar da teşmil edilmez.
Bu her iki sınırlamanın oldukça benzeri
düzenlemeler Malta Anlaşması’nın 2.4., 2.5. ve 3.3. maddelerinde de yer
almaktadır. Aynı minvalde, Avusturya
Anlaşması’nın 3.3. maddesinde gümrük birliği ve sınır trafiğine ilişkin olan ve
vergi anlaşmalarınında yer alan daha elverişli uygulama ve taahhütlerin bu
anlaşma kapsamında yer alan yatırımcılara teşmil edilmeyeceği düzenlenmiştir.
***
Serinin bir sonraki makalesinde ABD ve Birleşik
Krallık Anlaşmaları değerlendirecektir.
2. Rusya, Kazakistan, Kırgızistan,
Türkmenistan ve Özbekistan
2022 Yurt Dışı
Yatırım Anketi’ne göre Rusya’da 2021 yılı itibariyle değeri bir milyar ABD
dolarından fazla değere sahip 99 adet Türk yatırımı bulunmaktadır.[23]
Ankete göre bu yatırımların hemen hemen yarısı parasal aracı kuruluş,
holding ve gayrımenkul faaliyetlerine yönelmiş durumdadır.[24] UNCTAD’ın
2021 Dünya Yatırım Raporu da 2020 yılında Rusya’ya en çok yatırım yapan ülkeler
arasında Türkiye’yi listeleyerek Rusya’da bulunan Türk yatırımlarının
ciddiyetini gözler önüne sermektedir.[25]
2022 Yurt Dışı
Yatırım Anket’nde Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’a yapılan
Türk yatırımlarına ilişkin her ülkeye dair spesifik veri bulunmasa da bu
ülkelerin ve diğer Asya ülkelerinin yer aldığı “Diğer Asya Ülkeleri” grubuna
yapılan yatırımlar Türkiye’den yapılan toplam yurt dışı yatırımların
%10,96’sını teşkil ettiği görülmektedir.[26] Türk yatırımcıların bu ülkelere karşı bir çok dava açmış olduğu da
değerlendirilince,[27] Türk yabancı yatırımları için Türki
cumhuriyetlerin önemi anlaşılmaktadır.
Yukarıda sayılan
Türki cumhuriyetleri ile Rusya arasındaki siyasi ilişkiler ve bu ülkelerin coğrafi
yakınlıkları sebebiyle bu makalede bu ülkeler ile Türkiye arasındaki karşılıklı
yatırımların teşviki ve korunması anlaşmaları, serinin ilk makalesinde olduğu
gibi, kısaca incelenmektedir.
2.1. Yürürlüğe
giriş tarihi
Rusya ile Türkiye
arasında imzalanmış olan yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması
(“Rusya Anlaşması”) Türkiye tarafından 16 Mayıs 2000 tarihinde
onaylanarak yürürlüğe girmiştir.[28] Anlaşmanın 14. maddesi gereği anlaşma en
az 15 yıl boyunca geçerli kalacak, 15 yılın sonunda akit devletlerden herhangi
birinin fesih bildiriminde bulunması halinde bildirimin iletilmesinden 12 ay
sonra anlaşma geçersiz hale gelecektir.
Aynı hüküm gereği, fesih halide anlaşma hükümleri fesih tarihinden önce
yapılmış yatırımlar için fesih tarihinden sonra 15 yıl daha geçerli kalacaktır. Ek olarak, anlaşmanın 13. maddesi gereği anlaşmanın
yürürlüğe girmesinden evvel ama 1 Ocak 1987 tarihinden sonra yapılmış
yatırımlar da anlaşma kapsamında değerlendirilecektir.
Kazakistan ile
Türkiye arasında imzalanmış olan yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması
anlaşması (“Kazakistan Anlaşması”) Türkiye tarafından 6 Ocak 1995
tarihinde onaylanmış,[29] 10 Ağustos 1995 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.[30]
Anlaşmanın 9. Maddesi gereği anlaşma en az 10 yıl boyunca gerçeli
kalacak, taraflardan herhangi bir tarafından sona erdirilmediği sürece
geçerliliğini koruyacaktır. Taraflardan
birinin anlaşmayı feshetmesi halinde fesih bildirimden bir yıl sonra etki
doğuracaktır. Rusya Anlaşması’na benzer bir şekilde, fesih halide anlaşma
hükümleri fesih tarihinden önce yapılmış yatırımlar için fesih tarihinden sonra
10 yıl daha geçerli kalacaktır. Türkmenistan
Anlaşması da aynı tarihte onaylanmış ve geçerliliğe ilişkin benzer hükümler
barındırmaktadır.[31]
28 Nisan 1994
tarihinde imzalanan ve Türkiye tarafından 6 Ocak 1995 tarihinde onaylanan Türkiye
ile Kırgızistan arasında imzalanmış olan yatırımların karşılıklı teşviki ve
korunması anlaşması,[32] 9
Nisan 2018 tarihinde yeni bir anlaşmanın imzalanmasıyla değiştirilmiş ve yeni Kırgızistan
Anlaşması Türkiye tarafından 15 Ağustos 2019 tarihinde onaylanmış,[33] 18 Mart 2020 tarihinde ise yürürlüğe
girmiştir (“Kırgızistan Anlaşması” veya “Kırgız Anlaşması”).[34]
Kırgızistan Anlaşması’nın 13. Maddesine göre anlaşma en az 10 yıl
boyunca, 10 yıl sonunda ise taraflardan biri fesih bildirimde bulununcaya dek
yürürlükte kalacaktır. Fesih bildirimi
bildirim tarihinden bir yıl sonra hüküm doğuracaktır ve fesih halinde anlaşma
hükümleri fesih tarihinden önce yapılmış yatırımlar için fesih tarihinden sonra
10 yıl daha geçerli kalacaktır.
1994 tarihli
Özbekistan ile Türkiye arasında imzalanmış olan yatırımların karşılıklı teşviki
ve korunması anlaşması da benzer bir şekilde 25 Ekim 2017 tarihinde yenilenmiş,
bu yeni versiyon Türkiye tarafından 2 Nisan 2020 tarihinde onaylanmış[35] ve 9 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe
girmiştir (“Özbekistan Anlaşması”).[36] Kırgızistan Anlaşması’na benzer bir şekilde Özbekistan Anlaşması’nın 13.
Maddesi uyarınca anlaşma en az 10 yıl boyunca, 10 yıl sonunda ise taraflardan
biri fesih bildirimde bulununcaya dek yürürlükte kalacaktır. Fesih bildirimi bildirim tarihinden bir yıl
sonra hüküm doğuracaktır ve fesih halinde anlaşma hükümleri fesih tarihinden
önce yapılmış yatırımlar için fesih tarihinden sonra 10 yıl daha geçerli
kalacaktır.
2.2. Tahkim
şartı ve geçerlilik koşulları
2.2.1. Kapsam
altındaki uyuşmazlıklar ve yetkili tahkim kurumu
Rusya
Anlaşması’nın 10. maddesine göre anlaşma kapsamına giren yatırımlara dair yabacnı
yatırımcı ile ilgili taraf devlet arasındaki bütün uyuşmazlıklar, anlaşmanın 6.
maddesi uyarınca kamulaştırma sonucu verilmesi gereken tazminat ve 8. madde
uyarınca yapılacak para transferlerine dair uyuşmazlıklar da dahil olmak üzere,
anlaşma kapsamında çözümlenebilecektir.
Uyuşmazlığın
dostane yöntemlerle çözülemesi halinde tarafların uyuşmazlığın çözümü için (i) yatırımın
yapıldığı ülkede yer alan mahkeme veya tahkim kurumuna, (ii) Stokholm Ticaret
Odası Tahkim Kurumuna ya da (iii) UNCITRAL kuralları uyarınca tesis edilecek ad
hoc bir tahkim heyetine başvurma opsiyonları bulunmaktadır.
Kazakistan
Anlaşması’nın 7. maddesinde yabancı yatırımcının yatırımına ilişkin herhangi
bir uyuşmazlığın, anlaşma kapsamında çözümlenebileceği belirtilmiştir. Türkmenistan Anlaşması’nın 7. maddesi de
kapsam içinde olan uyuşmazlıkları aynı şekilde tanımlamıştır.
Kazakistan
Anlaşması’nda yer alan tahkim şartı, uygulamada ve doktrinde tartışmalara neden
olmuştur.[37] Anlaşmanın
7. maddesi uyarınca uyuşmazlığın dostane yöntemlerle çözülememesi halinde,
yatırımcı uyuşmazlığın çözümü için ya ICSID ya da ICC Tahkim Divanı nezdinde kurumsal
tahkim süreci başlatabileceği gibi, UNCITRAL kuralları uyarınca ad hoc tahkim
süreci de başlatabilecektir. Aynı
hükümde bu sürecin başlatılabilemesi için yatırımcının uyuşmazlığı ilgili
devletin yerel mahkemeleri önünde dava etmesi ve bu davanın da bir yıl içinde
nihai bir karara ulaşmamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Bu son hükmün tahkim davasını başlatmak için
ön koşul mu teşkil ettiği yoksa tahkim davasının açılmasına koşul teşkil
etmeyen usuli bir kural mı olduğu tartışmalara yol açmış ve çelişkili kararlar
verilmesine neden olmuştur.[38] Türkmenistan Anlaşması’nın 7. maddesi de benzer problematik tahkim
şartını barındırmaktadır.
Yeni Kırgızistan
Anlaşması’nın 10. maddesi bu tartışmalara son verecek şekilde uyuşmazlık
çözümüne dair oldukça net bir düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca yabancı yatırımcının yatırımına ilişkin herhangi
bir uyuşmazlığın, anlaşma kapsamında çözümlenebileceği düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa dair yabancı yatırımcının
yapacağı uyuşmazlık bildiriminden 6 ay geçmesine rağmen uyuşmazlığın dostane
yollarla çözülememesi halinde, yatırımcının uyuşmazlığı yatırımın yapıldığı
ülkenin mahkemelerine sunmak, veya aşağıdaki tahkim usullerinden biriyle çözümü
için tahkim süreci başlatma imkanı bulunmaktadır:
- Her iki devletin de ICSID’in kurucu metni olan Vaşington Konvansiyonu’na taraf olması halinde ICSID nezdinde;
- Kırgızistan’ın Vaşington Konvansiyonu’na taraf olmaması halinde ise ICSID Ek İmkan Kuralları uyarınca yine ICISD nezdinde; veya
- ICC Milletlerarası Tahkim Divanı nezdinde.
Aynı hüküm
uyarınca yatırımcının tahkim veya yerel mahkeme arasında yapacağı seçim kesin
sonuç doğuracaktır; yatırımına ilişkin uyuşmazlığı yerel mahkemeye götüren
yatırımcının aynı uyuşmazlığı daha sonra tahkim sürecinde çözmeye çalışması
mümkün değildir. Özbekistan Anlaşması’nın
10. Maddesinde de benzer bir düzenleme yer almaktadır. Kırgızistan Anlaşması ile tek fark ICSID
dışındaki tahkim opsiyonlarının aşağıdaki şekilde düzenlenmiş olmasıdır:
- UNCITRAL Tahkim kuralları uyarınca kurulmuş bir tahkim heyeti tarafından bu kurallar çerçevesinde; veya
- Uyuşmazlık taraflarının uzlaştığı diğer tahkim kurumu veya kuralları uyarınca.
2.2.2. Dostane
çözüm çabaları
Rusya
Anlaşması’nın 10.1. maddesi uyarınca anlaşma kapsamına giren bir uyuşmazlığın
ortaya çıkması halinde yatırımcının ilgili devlete uyuşmazlığı “detaylı
yorumları ile birlikte” yazılı olarak ihbar etme yükümlülüğü bulunmaktaıdr. İhbar akabinde hem yatırımcı hem de ilgili
devlet uyuşmazlığın dostane çözümü için mümkün surette çaba göstermeleri
gerekmektedir. Dostane çözüm çabalarının uyuşmazlığın ihbarından en altı ay
geçmesine rağmen bir sonuç doğurmaması halinde uyuşmazlık anlaşmanın 10.2.
maddesi uyarınca ve yukarıda belirten usule göre çözümlenebilecektir.
Kazakistan
Anlaşması’nın 7.1. Maddesi uyarınca, yatırımına dair bir uyuşmazlığın ortaya
çıkması halinde, yatırımcının ilgili devlete uyuşmazlık hakkında detaylı bilgi
barındıracak şekilde yazılı bir ihtar göndermesi gerekmetedir. Rusya Anlaşması’na benzer bir şekilde hem
yatırımcı hem de ilgili devletin ihbar uyuşmazlığın dostane bir şekilde çözülmesi
için mümkün surette çaba göstermesi gereklidir. Dostane çözüm çabalarının
uyuşmazlığın ihbarından en altı ay geçmesine rağmen sonuçsuz kalması halinde
uyuşmazlık anlaşmanın 7.2. maddesi uyarınca ve yukarıda ifade edilen tartışmalı
usule göre çözümlenebilecektir. Türkmenistan
Anlaşması’nın 7. maddesi taraflarca gösterilmesi gereken dostane çözüm
çabalarını benzer bir şekilde düzenlemiştir.
Kırgızistan
Anlaşması’nın 10. maddesi uyarınca bir uyuşmazlığın ortaya çıkması halinde
yatırımcının uyuşmazlığa dair detaylı bilgi içeren bir bildirimi ilgili taraf
devlete göndermesi gerekmektedir.
Bildirim akabinde hem yatırımcı hem
de ilgili devlet uyuşmazlığın dostane bir şekilde çözümü için çaba
göstermek zorundadırlar. Dostane çözüm çabalarının uyuşmazlığın ihbarından en
altı ay geçmesine rağmen sonuçsuz kalması halinde uyuşmazlık anlaşmanın 10.2.
maddesi uyarınca ve yukarıda belirten usule göre çözümlenebilecektir. Özbekistan Anlaşması’nın 10.3. ve 10.4.
maddelerinde de dostane çözüm çabalarına ilişkin benzer bir düzenleme yer
almaktadır.
2.3. Sağlanan
korumalar
2.3.1. Kamulaştırma
yasağı
Rusya
Anlaşması’nın 6. maddesi uyarınca taraf devletler ancak aşağıdaki şartların
oluşması halinde yabancı yatırımların kamulaştırılacağını taahhüt etmişlerdir:
- Kamu yararına ve mevzuata uygun bir şekilde;
- Anlaşmanın 2. ve 3. maddelerinde yer alan davranış standardı ilkelerine uygun bir şekilde;
- Ayrımcılık gözetmeden; ve
- Yatırımın kamulaştırma işlemi yapılmadan önceki “gerçek değer”ini yansıtan çabuk, yeterli ve efektif bir tazminat karşılığında.
Kazakistan
Anlaşması’nın 3. maddesi uyarınca anlaşma kapsamına giren bir yabancı yatırım
ancak;
- Kamu yararı uyarınca;
- Ayrım gözetmeksizin;
- Yatırımın kamulaştırma işlemi yapılmadan önceki “gerçek değer”ini yansıtan çabuk, yeterli ve efektif bir tazminat karşılığında; ve
- Hukuki usule ve anlaşmanın 2. Maddesinde düzenlenmiş davranış standartları ilkelerine uygun olarak doğrudan veya dolaylı olarak kamulaştırılabilecektir.
Türkmenistan
Anlaşması’nın 3. maddesinde benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Kırgızistan
Anlaşması’nın 6. maddesine göre anlaşma kapsamına giren bir yatırım ancak
aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi halinde kamulaştırılabilecektir:
- Kamu yararı uyarınca;
- Ayrım gözetmeksizin;
- Değeri kamulaştırılan yatırımın kamulşatırma kararı kamuyu malum olmadan önceki “adil piyasa değeri”ni yansıtan, anında, etkin ve yeterli bir tazminat karşılığında; ve
- Hukuki usule ve anlaşmanın 2. ve 4. maddelerinde düzenlenmiş davranış standartları ilkelerine uygun olarak doğrudan veya dolaylı olarak kamulaştırılabilecektir.
Kırgızistan
Anlaşması’nın 6.2. maddesi uyarınca sağlık, güvenlik ve çevre gibi halk
refahını ilgilendirilen konularda yapılmış olan ve ayrımcılık teşkil etmeyen
yasal önlemler, sonuçlarından bağımsız olarak, dolaylı kamulaştırma teşkil etmeyeceklerdir.
Özbekistan
Anlaşması’nın 6. maddesinde de oldukça benzer bir kamulaştırma yasağı
bulunmaktadır. Kırgızistan
Anlaşması’ndan tek fark tazminatın “adil piyasa değeri” yerine sadece “piyasa
değerini” yansıtacağını şeklinde bir düzenleme yapılmış olması olsa da, her iki
kavram arasında bir değer farkı olma ihtimali oldukça düşüktür.
2.3.2. Anlaşmalarda
yer alan ana davranış standartları
Rusya
Anlaşması’nın 2. maddesi uyarınca anlaşma kapsamına giren yatırımlara adil ve
eşit bir şekilde davranılacağı gibi bu yatırımlara tam koruma ve güvenlik de
sağlanacaktır. Aynı maddede
yatırımcının yatırımını yönetmek, kullanmak, satmak ya da tasfiye etmek gibi
haklarının ayrımcı uygulamalar ile sınırlanamayacağı da düzenlenmiştir.
Anlaşmanın 3. maddesinde
anlaşma kapsamına giren yatırımlara adil ve eşit bir şekilde davranılacağı
teyit edilmiş, bu davranış yükümlülüğünün ilgili devletin kendi
yatırımcılarının ya da üçüncü bir ülkenin yatırımcılarının edilen muamaeleden
daha elverişsiz bir muameleye neden olamayacağı düzenlenmiştir.
Kazakistan
Anlaşması’nın 2. Maddesi uyarınca anlaşma kapsamına giren yatırımlara yerel
yatırımlara ya da üçüncü ülkelerden gelen yatırımlara edilenden daha elverişsiz
şekilde muamele edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Anlaşmanın giriş kısmında yabancı yatırımlara adil ve eşit bir şekilde
muamele edilmesi konusunda taraf devletlerin “mutabık kaldıkları” düzenlenmişse
de, adil ve eşit davranam yükümlülüğü anlaşma maddelerindeki davranış
standartları arasında sayılmamıştır.
Benzer bir şekilde diğer davranış standartlarına da yer verilmemiş olsa
da, bu anlaşma kapsamında açlmış bir dava olan Rumeli Telekom v Kazakistan
davasında, adil ve eşit davranma yükümlülüğü, adaletin reddedilemeyeceği, tam
koruma ve güvenlik ve yatırımcının yatırımını yönetmek, kullanmak, satmak ya da
tasfiye etmek gibi haklarının ayrımcı uygulamalar ile sınırlanamayacağı gibi
davranış standartları Kazakistan’ın taraf olduğu diğer yatırımların korunması
ve teşviki anlaşmalarında yer aldığı için yukarıda anılan en çok gözetilen
millet şartı aracılığı ile Türk yatırımcı lehine uygulanmıştır.[39]
Türkmenistan
Anlaşması’nın 2. maddesi de benzer bir şekilde anlaşma kapsamına giren
yatırımlara yerel yatırımlara ya da üçüncü ülkelerden gelen yatırımlara
edilenden daha elverişsiz şekilde muamele edilemeyeceği düzenlenmiş ve anlaşmanın
giriş kısmında yabancı yatırımlara adil ve eşit bir şekilde muamele edilmesi
konusunda taraf devletlerin “mutabık kaldıkları” ifade edilmiş, ancak adil ve
eşit davranma yükümlülüğü anlaşma maddelerindeki davranış standartları arasında
sayılmamıştır. Her ne kadar davranış standartları Türkmenistan ve Kazakistan
Anlaşmaları’nda aynı olsa da, anlaşmada düzenlenmemiş davranış standartlarının
en çok gözetilen millet klozu aracılığıyla transferi konusunda ilgili hakem
heyetleri birbiri ile çelişen kararlar verilmiştir. Yukarıda anılan Rumeli v Kazakistan
davasından farklı olarak Muhammet Çap v Türkmenistan davasında heyet, en
çok gözetilen millet klozunun anlaşmada yer almayan davranış standartlarının
transferini sağlamayacağını, sadece anlaşma kapsamındaki yabancı yatırımcıya
bir başka yerel veya yabancı yatırımcıdan daha kötü davranılamayacağını, bir
diğer ifade ile somut ayrımcılığı yasakladığını değerlendirmiştir.[40] İçkale
v Türkmenistan davasında da hakem heyeti Muhammet Çap v Türkmenistan
kararına benzer bir karar vermiştir.[41]
Kırgız Anlaşması’nın 3. maddesi uyarınca anlaşma kapsamına giren yatırımlara uluslararası hukukun muamele standartlarına uygun bir muamele gösterileceği belirtilmiştir. Maddede bu uygulama kapsamında yatırımlara adil ve eşit bir şekilde davranılacağı ve tam koruma ve güvenlik de sağlanacağı düzenlenmiştir. Aynı maddede yatırımcının yatırımını yönetmek, kullanmak, satmak ya da tasfiye etmek gibi haklarının ayrımcı uygulamalar ile sınırlanamayacağı da düzenlenmiş, bu sınırlama yasağının yerel veya başka ülkelerden gelen yabancı yatırımcılara uygulanan sınırlama yasağından daha elverişsiz olamayacağı ise anlaşmanın 4.2. maddesinde düzenlenmiştir.
Özbekistan
Anlaşması’nın 3. Maddesinde ise anlaşma kapsamına giren yatırımlara yatırımın
yapıldığı ülkenin kanun ve düzenlemeleri çerçevesinde adil ve eşit davranılacağı
ve bu yatırımlara tam koruma ve güvenlik sağlanacağı düzenlenmiştir. Yatırımcının yatırımını yönetmek, kullanmak,
satmak ya da tasfiye etmek gibi haklarına dair Kırgızistan Anlaşması’nın 3. ve
4. maddelerinde yer alan düzenlemeler Özbekistan Anlaşması’nın 3. ve 4.
maddelerinde de yer almaktadır.
2.3.3. Diğer
korumalar
Rusya
Anlaşması’nın 2. maddesi gereği, taraf devletler anlaşma kapsamındaki
yatırımcılara yönelik, yatırım sözleşmeleri gibi araçlarla, taahhüt ettikleri
yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır.
Rusya
Anlaşması’nın 7. maddesinde, taraf devletlerin savaş veya iç savaş gibi
durumlar neticesinde yatırımları zarar gören yatırımcılara, kendi
yatırımcılarından veya başka ülkelerin yabancı yatırımcılardan daha kötü
muamele edemeyeceği düzenlenmiştir. Benzer
bir düzenleme Kırgız Anlaşması’nın 7.,Özbekistan Anlaşması’nın 7., Kazak
Anlaşması’nın 3. ve Türkmenistan Anlaşması’nın 3. maddelerinde de
bulunmaktadır.
2.4. Uygulama
sınırlamaları
Rusya
Anlaşması’nın 3. maddesi gereği gümrük birliği, ekonomik birlik ve benzeri
sözleşmelerden doğan haklar ile Rusya Federasyonu ve eski Sovyetler Birliği
ülkeleri arasındaki yardımlaşma anlaşmalarından doğan hakların aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş
olan en çok gözetilen millet şartı aracılığıyla bu anlaşmanın kapsamında kalan
yatırımcılara teşmil edilmez. Aynı minvalde vergiye ilişkin anlaşmalardan doğan
haklar da teşmil edilmez.
Kazakistan
Anlaşması’nın 2.4. maddesinde de benzer bir şekilde gereği gümrük birliği,
ekonomik birlik ve benzeri sözleşmelerden doğan hakların, bu anlaşmanın kapsamında
kalan yatırımcılara teşmil edilmeyeceği düzenlenmiştir. Aynı minvalde vergiye
ilişkin anlaşmalardan doğan haklar da teşmil edilmez.
Kırgız Anlaşması,
bu anlaşma kapsamında incelenen diğer anlaşmalardan farklı ama Türkiye’nin yeni
karşılıklı yatırımların korunması ve teşviki anlaşmalarına benzer bir şekilde bir
çok uygulama sınırlaması barındırmaktadır. Anlaşmanın 2. maddesinde anlaşmanın zamansal olarak uygulama alanı net
bir şekilde düzenlenmiş ve hem anlaşmadan evvel hem de hem de anlaşmadan sonra
yapılan yatırımların anlaşma kapsamında olduğu, ancak bu yatırımlara ilişkin sadece
anlaşma yürürlüğe girdikten sonra doğan uyuşmazlıkların anlaşma kapsamında
olacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla, 18
Mart 2020’den önce doğan uyuşmazlıklar eski 1994 Kırgız Anlaşması kapsamında
olacaktır. Benzer bir düzenleme
Özbekistan Anlaşması’nın 2. Maddesinde de yer almaktadır.
Kırgız
Anlaşması’nın 4. Maddesi, madde içinde yer alan davranış standartlarının uygulanması
ile elde edilmesi mümkün olmayan dört durum listemiştir:
i) vergilendirmeye ilişkin muameleler,
tercihler ve ayrıcalıkların, anlaşma kapsamındaki yatırımcılara maddede yer
alan standartların bir sonucu olarak teşmil edilmesi;
ii) bir gümrük birliği, ekonomik birlik, ortak
Pazar, serbest ticaret bölgesi üyeliği gibi bir uluslararası organizasyondan
kaynaklanan muamelelerin, anlaşma kapsamındaki yatırımcılara maddede yer alan
standartların bir sonucu olarak teşmil edilmesi;
iii) maddede yer alan standartlar aracılığı ile
anlaşmadaki uyuşmazlık çözüm hükmünde yer alan şartlar değiştirilmesi; ve
iv) hem 4. madde de hem de 3. madde de yer
alan standartlar sonucu olarak gayrimenkul alımı ve bunlar üzerindeki ayni
haklara ilişkin yerel yatırımcılara edilen muamelenin anlaşma kapsamındaki
yabancı yatırımcılara teşmil edilmesi.
Benzer bir
düzenleme Özbekistan Anlaşması’nın 4. Maddesinde de yer almaktadır.
Kırgız
Anlaşması’nın 5. Maddesinde ise anlaşmanın uygulanmayacağı dört genel istisna
aşağıdaki gibi listelenmiştir:
i) Anlaşmanın hiçbir hükmü taraf devletlerin
insan, hayvan veya bitki hayatı, çevrenin ve doğal kaynakların korunmasına dair
ayrımcılık gözetmeyen yasal önlemlerin alınmasına, sürdürülmesine veya
uygulanmasına engel teşkil edecek şekilde yorumlanamaz.
ii) Anlaşmanın hiçbir hükmü taraf devletlerce
temel güvenlik çıkarlarına aykırı görülen bir bilginin açıklanmasına veya bu
bilgiye erişim sağlanmasına neden olacak şekilde yorumlanamaz.
iii) Anlaşmanın hiçbir hükmü taraf devletlerin
aşağıda listelenmiş hususlarda temel güvenlik ve ekonomik çıkarlarını korumak
adına gerekli gördüğü tedbirleri almasına engel olacak şekilde yorumlanamaz:
- Silah, cephane ve savaş gereçleri ile bunlara ilişkin mal, teçhizat, hizemt teknoloji alımı ve satımında,
- Savaş zamanı veya ulsulararası ilişkilerdeki diğer acil durumlarda,
- Nükleer silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin ulusal politikaların veya uluslararası analşamaların uygulanmasında.
iv) Anlaşmanın hiçbir hükmü taraf devletlerin
uluslararası barış ve güvenliğin korunması adına Birleşmiş Milletler Şartı’ndan
kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek için hareket etmelerine engel
olacak şekilde yorumlanamaz.
Keza Özbekistan Anlaşması’nın 5. Maddesinde de benzer bir uygulama sınırlaması yer almaktadır.
[1] Bu çalışmaya gerek fikirleri gerekse de
emekleriyle katkı sunan meslektaşlarım Esra Öğüt Oehri ([email protected]) ve Ürün Tekin’e ([email protected]) teşekkürü bir borç bilirim.
[2] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları
Veritabanı (bknz: https://investmentpolicy.unctad.org/international-investment-agreements).
[3] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları
Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları (bknz: https://investmentpolicy.unctad.org/international-investment-agreements/countries/214/turkey).
[4] UNCTAD Dünya Yatırım Raporu 2021, syf.
268 (bknz: https://unctad.org/system/files/official-document/wir2021_en.pdf).
[5] UNCTAD Dünya Yatırım Raporu 2022, syf. 28
(bknz: https://unctad.org/webflyer/world-investment-report-2022).
[6] UNCTAD Dünya Yatırım Raporu 2022, syf. 212.
[7] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 27 (bknz: https://ticaret.gov.tr/data/5c4ac3db13b876297ce9a568/Yurtd%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20Yat%C4%B1r%C4%B1m%20Anketi%20-%202022%20Sonu%C3%A7%20Raporu.pdf).
[8] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 28.
[9] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 28.
[10] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 34.
[11] Vattenfall davası sonucu Almanya yabancı yatırımcıya 1.8 milyar ABD doları
tazminat ödemek zorunda kalmıştır (bknz: https://globalarbitrationreview.com/vattenfall-saga-end).
[12] Greentech davası sonucunda İtalya yabancı yatırımcıya 11,90 milyon Euro
tazminat ödemek zorunda kalmıştır (bknz: https://www.italaw.com/sites/default/files/case-documents/italaw10291.pdf).
[13] NextEra davası sonucu İspanya 290,60 milyon Euro tazminat ödemek zorunda
kalmıştır (bknz: https://www.iisd.org/itn/en/2019/09/19/spain-is-ordered-to-pay-damages-of-eur-290-6-million-in-nextera-renewable-energy-case-gabriela-barcellos-scalco/).
[14] 89/14363 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.
[15] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları.
[16] 2004/7499 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.
[17] 90/1198 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.
[18] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları.
[19] Hollanda Anlaşması’nın bu hükmü ICSID Case No. ARB/11/28 numaralı Tulip v.
Turkey davasında (“Tulip v. Turkey”) değerlendirilmiş ve hakem heyeti 5
Mart 2013 tarihli ara kararında ilgili hüküm uyarınca yatırımcı tarafından
tahkim süreci başlatılmasının ön koşulu olarak yatırımcının uyuşmazlığın
varlığını karşı devlete bildirmesi ve uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözmeyi
teklif etmesi gerektiğini, ve uyuşmazlığın bildirildiği tarihten bir yıl
geçmesine rağmen çözülmemiş olması halinde tahkim sürecinin başlatılabileceğini
karara bağlamıştır (paras. 71-73). (bknz: https://www.italaw.com/sites/default/files/case-documents/italaw1340.pdf)
[20] Madde 6.2.
[21] Tulip vs Turkey hakem heyeti nihai kararında bu koruma kapsamın devletin
yabancı yatırımcıya “adil” “tarafsız” ve “meşru” bir şekilde davranması
gerektiğini, devletin “adil olmayan veya keyfi tavırlarla kabul edilemez bir
şekilde davranması” halinde bu korumanın ihlal edilmiş olacağına karar
vermiştir (para. 401). (bknz: https://www.italaw.com/sites/default/files/case-documents/italaw3126.pdf).
[22] Tulip v. Turkey hakem heyeti bu koruma kapsamının yatırımın güvenliğini
garanti etmekten öte, devletin yatırımın güvenliğinin sağlanması adına gerekli
makul önlem ve aksiyonları alması gerektiğini değerlendirmiştir (para. 430).
[23] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 34.
[24] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 36.
[25] UNCTAD 2021 Dünya Yatırım Raporu, syf. 67.
[26] 2022 Yurt Dışı Yatırım Anketi Sonuç Raporu, syf. 28.
[27] Örn. Rumeli Telekom A.S. and Telsim Mobil Telekomunikasyon Hizmetleri A.Ş.
v. Kazakistan Cumhuriyeti, ICSID Case No. ARB/05/16 (“Rumeli Telekom v.
Kazakistan”) (bknz. https://www.italaw.com/cases/942), Muhammet Çap & Sehil In_aat Endustri ve
Ticaret Ltd. Sti. v. Türkmenistan, ICSID Case No. ARB/12/6 (“Muhammet Çap
& Sehil İnşaat v. Türkmenistan”) (bknz. https://www.italaw.com/cases/2036), Sistem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret A.
v. Kırgız Cumhuriyeti, ICSID Case No. ARB(AF)/06/1 (“Sistem Mühendislik
v. Kırgızistan”) (bknz. https://www.italaw.com/cases/1506).
[28] 2000/317 sayılı Bakanlar Kurulu kararı.
[29] 95/6460 sayılı Bakanlar Kurulu kararı.
[30] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları .
[31] 95/6461 sayılı Bakanlar Kurulu kararı.
[32] 95/6461 sayılı Bakanlar Kurulu kararı.
[33] 1470 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı.
[34] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları.
[35] 31087 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı.
[36] UNCTAD Uluslararası Yatırım Anlaşmaları Veritabanı, Türkiye Anlaşmaları.
[37] Aşağıda tartışıldığı üzere Kırgız Anlaşması 2018 yılında, Özbek Anlaşması
ise 2017 yılında yenilenmiş ve bu patolojik tahkim şartının yerine yeni
anlaşmalarda net tahkim şartları düzenlenmiştir.
[38] Sistem Mühendislik v. Kırgızistan, Kılıç İnşaat v. Türkmenistan ve Muhammet
Çap v. Türkmenistan davalarında verilen çelişkili kararların yetki şartları
bakımından analizi için bknz. Berk Demirkol, “Interpretation of the dispute
settlement clause in Turkish investment treaties with Turkic States”, in William
W. Park (ed), Arbitration International, (Oxford University Press 2016, Volume
32 Issue 1) pp. 29 - 43.
[39] Rumeli Telekom v. Kazakistan, para. 575 (bknz. https://www.italaw.com/cases/942).
[40] Muhammet Çap v. Türkmenistan, paras. 780-792.
[41] İçkale İnşaat v. Türkmenistan, para. 329.